13 Şubat 2014 Perşembe

Ssk İşçisi Rapor Ücreti Alırken İşyerinde Çalışmadığına Dair Belge

Ssk İşçisi Rapor Ücreti Alırken İşyerinde Çalışmadığına Dair Belge
 ----------------------------------------------------------------------------
 
 
 
 

Ssk İşçisi Rapor Ücreti Alırken İşyerinde Çalışmadığına Dair  Belge

İşyerimizde çalışan ve …..………../……………….tarihleri arasında raporlu olan  ..…….……………………….. sigorta sicil nolu .…………………………….. raporlu olduğu süre içinde  işyerinde çalışmamıştır.
 
 

İŞYERİNİN :

UNVANI :

SSK SİCİL  NUMARASI :

ADRESİ :
 
 
 

Kaşe  İmza
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

İşyerimizde  çalışan ve …..………../……………….tarihleri arasında raporlu olan ..…….………………………..  sigorta sicil nolu .…………………………….. raporlu olduğu süre içinde işyerinde  çalışmamıştır.
 
 

İŞYERİNİN :

UNVANI :

SSK SİCİL NUMARASI  :

ADRESİ :
 
 
 

Kaşe İmza
     

Yaş şartını bekleyenlere kıdem tazminatı ödenmesinde işten ayrılma şartı

Yaş şartını bekleyenlere kıdem tazminatı ödenmesinde işten ayrılma  şartı
 

Resul Kurt

Sayın Resul Bey, size sormak istediğim soru:  Sigortalılık süremi ve prim ödeme gün sayımı doldurdum, fakat emeklilik için  yaşımı beklemek zorunda mıyım? Yaşımı beklemeden SSK'dan evrak almak kaydıyla  kıdem tazminatımı alma hakkına sahip miyim? Kıdem tazminatımı almam için  işyerinden ayrılmış olmam şart mı? İlginiz için teşekkürler. Erhan  ÖZDEMİR

Sayın Özdemir; yaş şartını bekleyenlere kıdem tazminatı ödenmesi ile  ilgili olarak daha önce ayrıntılı bilgi vermiştim. 08.09.1999 tarih ve 23810  sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 4447 sayılı kanunun 45'inci maddesiyle 1475  sayılı İş Kanunu'nun 14. maddesine eklenen ve yayımı tarihinde yürürlüğe giren  bende göre; 506 sayılı kanunun 60'ıncı maddesinin birinci fıkrasının (A)  bendinin (a) ve (b) alt bentlerinde öngörülen yaşlar dışında kalan diğer  şartları veya aynı kanunun geçici 81'inci maddesine göre yaşlılık aylığı  bağlanması için öngörülen sigortalılık süresini ve prim ödeme gün sayısını  tamamlayarak kendi istekleri ile işten ayrılmaları nedeniyle feshedilmesi  halinde işçinin işe başladığı tarihten itibaren hizmet akdinin devamı süresince  her geçen tam yıl için işverence işçiye 30 günlük ücreti tutarında kıdem  tazminatı ödenmesi gerekmektedir. Bir yıldan artan süreler için de aynı oran  üzerinden ödeme yapılacaktır.

Bu durumda yaşı beklemeniz halinde kıdem  tazminatı ödenebilmesi için işinizden ayrılmanız gerekmektedir. İşten ayrılmadan  kıdem tazminatı talep edilmesi mümkün değildir.

İş hukuku mevzuatında kaynak  kitap

Sayın Resul Kurt, DÜNYA Gazetesi'ndeki ve mesleki dergilerdeki  makalelerinizi ilgiyle takip etmekteyim. Yazılarınızın, iş hukuku ve sosyal  güvenlik alanında çalışan bizlere çok büyük yararları olduğunu belirtmeliyim.  Ben sizin bu çalışmalarınızı kitap olarak yayınlayıp yayınlamayacağınızı  öğrenmek istiyorum. Gerçekten bu alandaki önemli bir boşluğu doldurmuş  olursunuz. Bizlere önerebileceğiniz bir kaynak kitap var mı? Ahmet  AYDIN/Ankara

Sayın Aydın; ilginize teşekkür ederim. Sizin beklediğiniz gibi  bir kitabım bulunmaktadır. Daha önce 2 baskı yapan "İş Hukuku ve Sosyal Sigorta  Mevzuatının Usul ve Esasları, Uygulamalar, Sorunlar, Çözümler, Yargı Kararları"  adlı kitabımın 3. baskısı Eylül 2004'te yine İstanbul Serbest Muhasebeci Mali  Müşavirler Odası (İSMMMO) tarafından yayınlandı. İş hukuku ve sosyal güvenlik  mevzuatında 2004 yılında 5073, 5084, 5198, 5228 sayılı kanunlarla yapılan önemli  değişikliklerinde yer aldığı "İş Hukuku ve Sosyal Sigorta Mevzuatında Usul ve  Esaslar, Uygulamalar, Sorunlar, Çözümler, Yargı Kararları" adlı kitabı İstanbul  Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası'nın (İSMMMO) Kurtuluş Cd. No: 152  Kurtuluş/İstanbul adresinden 25 milyon TL karşılığında bizzat temin  edebileceğiniz gibi, İstanbul Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası'nın  (İSMMMO) Türkiye İş Bankası Kabataş Şubesi'ndeki 361429 nolu hesabına kitabın  bedeli olan 25 milyon TL'yi yatırarak faturanın kesileceği kişi veya kurumun  adı, unvanı, adresi, vergi dairesi ve vergi numarası ile telefon numarasını  (gerçek kişiler de fatura kesilebilmesi için vergi dairesi ve vergi hesap nosu  bildirecektir) İSMMMO'nun; ismmmo@ismmmo.org.tr[/url" target="_blank"> e-mail adresine veya  0-212-343 47 80 nolu faksa göndermeleri veya 0-212-315 84 00 nolu telefondan  bilgi vermeniz halinde kitap kargo ile gönderilmektedir.

Okuyuculara  cevaplar

Sayın Resul Kurt, DÜNYA Gazetesi'nde her zaman yazılarınız ve  yorumlarınızı okuyorum. Bizi aydınlattığınız için teşekkür ederiz. Yardımcı  olursanız size bir sorum olacak. Şöyle ki; eşimin SSK girişi 01.05.1986'dır.  Doğum tarihi 16.04.1968 ve toplam gün sayısı 6.600. Çalışmış olduğu iş yerinden  yaş sınırı beklemeden kıdem tazminatı alabilir mi? Beni bu konuda  bilgilendirirseniz sevinirim. Eyüphan ÜNVER/Muhasebe Müdürü

Sayın Ünver, yaş  şartını bekleyenlere hangi durumlarda kıdem tazminatı ödenmesi gerektiği  yukarıdaki okuyucumuza verilen cevapta ayrıntılı olarak açıklanmış olup,  eşinizin mevcut durumda bu haktan yararlanması mümkün  bulunmamaktadır.
 
 

- Kısaca Kıdem Tazminatı

2003 yılında tamamen  değiştirilmesine karşın İş Kanunu kıdem tazminatı konusunda yeni bir düzenleme  getirmemiştir. Kıdem tazminatı uygulaması halen 1475 sayılı İş Kanunu’nun 14.  maddesi çerçevesinde uygulanmaya devam etmektedir.

Kanuni düzenlemelere göre  aşağıda sıralanan durumlarda çalışan kıdem tazminatı alma hakkına sahip  olmaktadır:

- İşveren tarafından “ahlâk ve iyi niyet kurallarına uymayan  haller ve benzerleri” sebepler dışında çalışanın işine son verilmesi,

-  Çalışan tarafından sağlık sebepleri, ahlak ve iyiniyet kurallarına uymayan  haller ve benzerleri, zorlayıcı sebepler nedeniyle işten ayrılması,

-  Çalışanın muvazzaf askerlik hizmeti nedeniyle işten ayrılması,

- Çalışanın  emekli olması,

- Çalışanın yaşlılık aylığı bağlanması için öngörülen  sigortalılık süresini ve prim ödeme gün sayısını tamamlayarak kendi isteği ile  işten ayrılması veya sözleşmesinin feshi,

- Bayan çalışanın evlendiği  tarihten itibaren bir yıl içerisinde kendi arzusu ile sona erdirmesi,

-  Çalışanın ölümü sebebiyle son bulması

hallerinde çalışanlar kıdem tazminatı  almaya hak kazanmaktadırlar.

Kendi isteğiyle işten ayrılan işçi kıdem  tazminatına hak kazanamaz. Zira Kanun’da kıdem tazminatı alma şartları  belirtilmiştir. İşçinin istifası hali kıdem tazminatını hakkını iptal  etmektedir.
     

Cep telefonu hat satış faturalarının nasıl düzneleneceği

Cep telefonu hat satış faturalarının nasıl  düzneleneceği

T.C.

İSTANBUL VALİLİĞİ

Defterdarlık Katma Değer Vergisi  Gelir Müdürlüğü
 
 

TARİH: 23/05/2005

SAYI :  KDV.MUK.B.07.4.DEF.0.34.18.374  2

KONU : Cep telefonu hat satış  faturalarının

ne şekilde  düzenleneceği
 
 

……………………………..
 
 

………. Şti. tarafından ………  verilen ………tarihli örneği ekli dilekçenin ……… ilgilendiren kısımları aşağıda  açıklanmıştır.
 

3065 Sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 1/1.  maddesinde; ticarî, sınaî, ziraî faaliyet ve serbest meslek faaliyeti  çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV’ne tabi olduğu, 3/a maddesinde;  vergiye tabi malların her ne suretle olursa olsun, vergiye tabi işlemler  dışındaki amaçlarla işletmeden çekilmesi, vergiye tabi malların işletme  personeline ücret, prim, ikramiye, hediye, teberru gibi namlarla verilmesinin  teslim hükmünde olduğu, 10/a maddesinde mal teslimi ve hizmet ifası hallerinde  vergiyi doğuran olayın malın teslimi veya hizmetin yapılması anında meydana  geldiği, 20. maddesinde; teslim ve hizmet işlemlerinde matrahın, bu işlemlerin  karşılığını teşkil eden bedel olduğu, bedel deyiminin, malı teslim alan veya  kendisine hizmet yapılan veyahut bunlar adına hareket edenlerden bu işlemler  karşılığında her ne suretle olursa olsun alınan veya bunlarca borçlanılan para,  mal ve diğer suretlerde sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaat, hizmet  ve değerler toplamını ifade ettiği, 23/f maddesinde Maliye Bakanlığı’nın işin  mahiyetini gözönünde tutarak özel matrah şekilleri tespit etmeye yetkili olduğu,  24/b maddesi uyarınca vergi,resim,harç , pay, fon karşılığı gibi unsurlar KDV  matrahına dahil olduğu hükme bağlanmıştır.
 

Aynı Kanunun 34/2. maddesinde;  “Katma değer vergisinin fatura ve benzeri vesikalarda ayrıca gösterilmesine  gerek görülmeyen işlemlerde vergi indiriminin nasıl belgelendirilebileceği  Maliye Bakanlığı’nca tespit olunur.”denilmektedir.
 

1 Seri No.lu Katma  Değer Vergisi Tebliği’nin VIII/F bölümünde, katma değer vergisinin fatura  ve benzeri vesikalarda gösterilmesine gerek görülmeyen işlemler ile tekel’e tabi  maddelerin tesliminde bu mal ve hizmetleri teslim alanlar tarafından, tarife  veya bilet veyahut benzeri vesikalarda gösterilen bedel üzerinden iç yüzde oranı  uygulanmak suretiyle katma değer vergisi hesaplanacak ve yaptıkları vergiye tabi  işlemleri üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden indireceklerdir. Şeklinde  açıklama yapılmıştır.
 

50 Seri No.lu KDV Tebliği’nin “Promosyon  Ürünleri” başlıklı A-1 bölümünde;
 

“Ticari hayatta, ticareti yapılan  mallara olan talebin artırılması amacıyla, bir takım pazarlama teknikleri  geliştirilmekte, satışı yapılan malın yanında başka bir malın ayrıca bir bedel  alınmaksızın verilmesi de sıkça karşılaşılan bir pazarlama tekniği olarak ortaya  çıkmaktadır. Bir malın tasarruf hakkının malik veya adına hareket edenlerce,  alıcıya veya adına hareket edenlere devri olarak tanımlanan teslim hükümleri  çerçevesinde ticari bir işletmenin yaptığı bedelsiz teslimler de katma değer  vergisine konu olmaktadır.
 

Ancak, firmaların iktisadi faaliyetini  genişletme, emsal işletmelerle rekabet edebilme, üretim veya satışını yaptıkları  mallara olan talebi koruma veya artırma amacıyla bir malın yanında başka bir mal  verilmesi şeklinde gerçekleşen işlemlerde, promosyon ürünü açısından bir  bedelsiz teslim söz konusu olmamaktadır. Zira, firmanın genişleyen faaliyetiyle  bağlantılı olarak işletmede yaratılan katma değer artmaktadır. Nitekim piyasadan  satın alınan veya ithal edilen malların promosyon ürünü olarak müşterilere  verilmesi, mükellefler açısından pazarlama gideri niteliğini taşımakta ve bu  malların alış bedelleri Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesinin 1 numaralı  bendine göre gider olarak kaydedilebilmektedir.

Dolayısıyla, firmanın  yarattığı katma değer içerisinde vergilenen promosyon mallarının müşterilere  verilmesi sırasında katma değer vergisi hesaplanmasına gerek bulunmamakta ve bu  ürünler için yüklenilen katma değer vergisinin ise prensip olarak indirim konusu  yapılması gerekmektedir.”denilmektedir.

Konu ile ilgili olarak yayımlanan 85  Seri No.lu Katma Değer Vergisi Tebliği’nin;
 

C- Özel Matrah Şekli  Uygulaması bölümünde; “Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 23 ncü maddesinin (f)  bendi hükmünün Maliye Bakanlığı’na verdiği yetkiye dayanarak, GSM operatör  şirketleri tarafından sunulan cep telefonu konuşma hizmetlerinden faydalanmak  üzere çıkarılan ön ödemeli hazır kartlarda dahil olmak üzere bütün telefon kartı  ve jeton satışlarının özel matrah şekline göre vergilendirilmesi uygun  görülmüştür.
 

Buna göre, perakendeci bayiler tarafından yapılan telefon  kartı ve jeton satışlarına ait katma değer vergisinin bayii kârına isabet eden  katma değer vergisini de ihtiva edecek şekilde perakendeci bayiilere telefon  kartı ve jeton teslimi yapan kuruluşlar tarafından beyan edilmesi  gerekmektedir.
 

Bu durumda bayiiler belirtilen kapsamdaki telefon kartı ve  jeton satışları için ayrıca vergi hesaplamayacaklardır.
 

Öte yandan,  telefon kartı ve jeton satışları dahil bütün işlemleri özel matrah şekline göre  vergilendirilenlerin katma değer vergisi mükellefiyeti tesis ettirmelerine gerek  bulunmamaktadır.
 

D- Özel İletişim Vergisi Uygulaması bölümünde  ise;
 

4481 sayılı Kanun’un, 4605 sayılı Kanun’la değişik 8 nci maddesinde  özel iletişim vergisinin mükellefinin cep telefonu işletmecileri olduğu, bu  verginin katma değer vergisi matrahına dahil edilmeyeceği hükme  bağlanmıştır.
 

Bu hüküm uyarınca cep telefonu işletmecileri tarafından  verilen (ön ödemeli kart satışları dahil) tesis, devir, nakil ve haberleşme  hizmetlerine ilişkin olarak özel iletişim vergisi mükellefi olan cep telefonu  işletmecilerinin düzenleyeceği faturalarda hesaplanan özel iletişim vergisi  katma değer vergisi matrahına dahil edilmeyecektir.
 

Ancak, cep telefonu  işletmecilerinin verdiği haberleşme hizmetlerinde kullanılan kartların satışını  yapanların, özel iletişim vergisi mükellefi olmamaları nedeniyle cep telefonu  işletmecilerinin hesapladığı özel iletişim vergisini katma değer vergisi  matrahından indirmeleri söz konusu değildir.” denilmektedir.
 

31.07.2004  tarih, 25539 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 5228 sayılı Bazı Kanunlarda ve  178 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 38.  maddesi ile 13.07.1956 tarihli ve 6802 sayılı Gider Vergileri Kanunu’nun 39’ncu  maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
 

“406 sayılı Telgraf ve  Telefon Kanunu uyarınca Telekomünikasyon Kurumuyla görev veya imtiyaz sözleşmesi  imzalamak veya bu Kurumdan ruhsat veya izin almak suretiyle  telekomünikasyon alt yapısı kurup işleten veya telekomünikasyon hizmeti sunan  işletmecilerin;
 

a) Her nevi mobil telekomünikasyon işletmeciliği  kapsamındaki (ön ödemeli kart satışları dahil) tesis, devir, nakil ve haberleşme  hizmetleri %25,
 

b) Radyo ve televizyon yayınlarının uydu platformu ve  kablo ortamından iletilmesine ilişkin hizmetleri %15,
 

c) (a) ve (b)  bentleri kapsamına girmeyen diğer telekomünikasyon hizmetleri  %15,
 

oranında özel iletişim vergisine tabidir.
     

Borç Beyannamesi

BORÇ BEYANNAMESİ
 
 
 

…………….. Ticaret Sicili  Memurluğu’nun…………………... sicil numarasında kayıtlı……………………………………………………………  …(Devir  olunan şirket) Türk Ticaret Kanunu’nun ilgili hükümleri gereğince tüm aktif ve  pasifi ile devir olunmak suretiyle İstanbul Ticaret Sicili Memurluğu’nun  ……………….sicil numarası ile kayıtlı…………………………………..……………………  …………..(Devir alan  şirket) ile birleşecektir.
 

Birleşme nedeniyle tasfiyesiz infisah edecek  şirketimizin borçları şirketimizi devir alan …………………………………………………(Devir alan  şirket) tarafından ödenecektir.
 
 

Türk Ticaret Kanunu’nun 149  maddesince ilan olunur.
 
 
 
 

Devir olunan şirket
 

kaşe  imza
     

Ödenmeyen Ssk Primleri

Ödenmeyen Ssk Primleri

SMMM Nusret KURDOĞLU

“TDMS”NDE VADESİ GEÇMİŞ  (ÖDENMEMİŞ)

VERGİ VE SSK PRİM  BORÇLARI,

368 ve 369 HESAPLAR
 

Bilindiği gibi, bilanço dönemi  çalışmaları sırasında karşılaşılan en önemli sorunlardan biri, “360” ve “361”  hesaplarda yer alan ve vadesi geçtiği halde henüz ödenmemiş olan vergi ve SSK  Prim borçlarına ne tür bir işlem yapılması gerektiği sorunudur.
 

Öte  yandan, ülkemizde son on yıllarda değişim gösteren yasa düzenleme teknikleri,  zaman zaman çeşitli tartışmalara yol açabilmektedir. 506 sayılı SSK Yasasının  80. maddesine 3. fıkra olarak eklenen “Kuruma fiilen ödenmeyen prim tutarları,  Gelir ve Kurumlar Vergisi uygulamasında gider yazılamaz.” hükmü de bu tartışma  konularından biridir.
 

Bu çalışmada, dönem içerisinde tahakkuku (ve doğal  olarak gider kaydı) yapılmış, ancak envanter dönemine kadar henüz ödenmemiş olan  primlerle ilgili işlemlerin, Tek Düzen Muhasebe Sistemi (TDMS) çerçevesinde  nasıl yapılması gerektiği üzerinde durulacaktır. Ancak, bu konuya girmeden önce,  konuyla çok yakın bağlantısı olması nedeniyle, 36 Grubundaki “368- VADESİ GEÇMİŞ  ERTELENMİŞ VEYA TAKSİTLENDİRİLMİŞ VERGİ VE DİĞER YÜKÜMLÜLÜKLER” ve “369-  ÖDENECEK DİĞER YÜKÜMLÜLÜKLER” hesapları ile ilgili bir ön çalışma yapma gereği  ortaya çıkmaktadır.
 

I) "368” ve “369" hesapların kullanımı, alt  hesapları:
 

(MSUGT) Muhasebe Sistemi Uygulama Tebliği’nde “368-  VADESİ GEÇMİŞ ERTELENMİŞ VEYA TAKSİTLENDİRİLMİŞ VERGİ VE DİĞER YÜKÜMLÜLÜKLER”  hesabının açıklaması ve işleyişi aşağıdaki gibidir:
 

“Kanuni süresi içinde  ödenmeyen vergi ve yükümlülükler ile erteleme ve taksitlendirme süresi bilanço  tarihinde bir yıldan az olan vergi ve yükümlülükleri  kapsar.
 

İşleyişi:

Vadelerinde ödenmeyen vergi ve diğer yükümlülüklerle  erteleme veya taksitlendirme süresi bir yıldan az olanlar ile vadesi bir yılın  altına düştüğü için "438" no.lu hesaptan bu hesaba aktarılanlar, hesabın  alacağına kaydedilir. Ödenmeleri halinde hesaba borç kaydedilir. Ancak, vadesi  geçmiş vergi ve diğer yükümlülüklerde erteleme veya takside bağlama süresi bir  yılı aşanlar bu hesabın borcu karşılığında "438- Kamuya Olan Ertelenmiş veya  Taksitlendirilmiş Borçlar" Hesabı'na aktarılır.”
 

Aynı Tebliğ’de “369-  ÖDENECEK DİĞER YÜKÜMLÜLÜKLER” hesabı için yapılan açıklama ve istenilen işleyiş  ise, aşağıdaki gibidir:
 

“Özel bölümlerinde tanımlananlar dışında kalan  yükümlülüklerin izlendiği hesaptır.
 

İşleyişi:

Tahakkuk ettirilmesini  gerektiren olaylar ve işlemler ortaya çıktıkça anılan hesaplar alacaklanır,  ödemeler yapıldıkça borçlanır.”

Buna göre ödemelerin vadesinde yapılmaması  halinde, 360 ve 361 hesaplardaki vadesi geçen borçlar aynı gruptaki "368- Vadesi  Geçmiş Ertelenmiş veya Taksitlendirilmiş Vergi ve Diğer Yükümlülükler" hesabına  aktarılmalıdır. Bu işlem, yıl içerisinde yapılmamış olsa bile, yıl sonundaki  envanter çalışmaları sırasında mutlaka yapılmalıdır.

Burada “36 Grubu”  hesaplarının çok önemli bir özelliği ortaya çıkıyor. Bu gruptaki “360” ve “361”  hesaplarla ilgili olarak, (eğer açılıp kullanılmışsa 362-367 hesaplarla da) mali  tablolarda vadesi geçtiği halde ödenmemiş hiçbir borcun yer alması olasılığı  yoktur. Tam Açıklama Kavramı da bu noktada ağırlığını duyurmaktadır. Vadesi  geçmiş ve ödenmemiş borçlar, “360” ve “361” hesaplardan alınıp, en azından mali  tablo aşamasında “368” hesaba mutlaka aktarılmalıdırlar. Bu tutarların mali  tabloda “360 ve 361” hesaplar içerisinde bırakılmış olması, işletmenin bu tür  borçlarını hep zamanında ödediği gibi bir görüntü vererek mali tablo  okuyucusunun aldanmasına neden olacak, bu yolla Tam Açıklama Kavramı ile Sosyal  Sorumluluk Kavramı gözden çıkarılmış olacaktır.
 

Her hangi bir borcun  vadesinin geçip geçmediği ya muavin kayıtlar taranarak görülebilir, ya da alt  hesaplar yardımıyla mizanda görülebilir. Yıl sonunda bilanço çalışmaları  yapılırken zaman sıkıntısı içinde bulunulacağı hepimizce bilinmektedir. Bu zaman  sıkışıklığında bir de muavin kayıtları tarayarak fazladan zaman kaybetmek akılcı  ve verimli bir uygulama olmayacaktır. Oysa yıl içinde günlük kayıtlar yapılırken  ödenmemiş borçları açıkça gösterecek biçimde düzenlenmiş bir alt hesap yapısını  kullanarak işlem yapıldığında, her alınan mizan, vadesi geçen ve "368" hesaba  aktarılması gereken tutarları zaman kaybı olmadan hemen gösterecektir. Alt hesap  yapısının önemi bu noktada ortaya çıkmaktadır. Mizan, yol gösterici  olmalıdır.
 

Bunun yanı sıra, bilanço tarihindeki işletmenin bütün  borçlarının bilançoda yer almasını gerektiren bilanço ilkesi gereği, ve dönem  içinde doğan tüm giderlerin doğduğu döneme kaydedilmesini gerektiren  “Dönemsellik İlkesi” gereği, vadesi geçmiş olduğu için "368" hesaba aktarılan  vergi ve sosyal güvenlik borçlarının 31.12. tarihi itibariyle oluşmuş gecikme  zamları da hesaplanıp tahakkuk ettirilerek "369- Ödenecek Diğer Yükümlülükler"  hesabına alacak kaydedilmelidir. Zira bu gecikme zamları da işletmenin oluşmuş  borçlarıdır ve işletme kişiliğinin gideridir. Giderin doğuş zamanı da ödenme  tarihi değil, tahakkuk ettiği tarihtir. Sonuçta, Tam Açıklama ve Dönemsellik  İlkeleri gereği, 31.12 itibariyle oluşan gecikme zammı borcu bilançoda, oluşan  gecikme zammı gideri de o dönemin gelir tablosunda yer almalıdır.
 

Bu  durumda, hangi borca ne kadar gecikme zammı tahakkuk ettirileceğine karar vermek  için bütün borçların vade bilgileri ile elimizde olması gerekir.
 

“368” ve  “369” hesapların alt hesapları da, bu hesaplara aktarılan borçlara göre  düzenlenmelidir.
 

368 VADESİ GEÇMİŞ ERT.TAK.VRG.VE DİĞER YÜKÜM.LER

368  01 VD.Sİ GEÇMİŞ/ÖDENECEK GEÇİCİ VERGİLER

368 02 VD.Sİ GEÇMİŞ/ÖDENECEK  MUHTASAR VERGİLER

368 03 VD.Sİ GEÇMİŞ/ÖDENECEK KDV

368 04 VD.Sİ  GEÇMİŞ/ÖDENECEK GELİR/KURUMLAR VERGİSİ

368 05 VD.Sİ GEÇMİŞ/ÖDENECEK  FONLAR

368 06 VD.Sİ GEÇMİŞ/ÖDENECEK SSK PRİMLERİ

368 07 VD.Sİ GEÇMİŞ/ÖDENECEK SGD  PRİMLERİ

369 ÖDENECEK DİĞER  YÜKÜMLÜLÜKLER

369 01 VD.Sİ GEÇMİŞ/ÖDENECEK GEÇİCİ VERGİLER GEC.Z.

369 02  VD.Sİ GEÇMİŞ/ÖDENECEK MUHT. VERGİLER GEC. Z.

369 03 VD.Sİ GEÇMİŞ/ÖDENECEK KDV  GEC.ZAMMI

369 04 VD.Sİ GEÇMİŞ/ÖD.GELİR/KURUMLAR VERGİSİ GEC.Z

369 05 VD.Sİ  GEÇMİŞ/ÖDENECEK FONLAR GEC.Z.

369 06 VD.Sİ GEÇMİŞ/ÖDENECEK SSK PRİMLERİ GEC.Z.

369 07 VD.Sİ GEÇMİŞ/ÖDENECEK  SGD PRİMLERİ GEC.Z.
 

gibi..  Doğallıkla burada da her grubun altına aktarılan borcun ya da tahakkuk ettirilen  gecikme zammına ait ana borcun dönemini gösteren bir alt hesap açılmasında büyük  yarar vardır.
     

Özel Hayatin Gizliliği

ÖZEL HAYATIN GİZLİLİĞİ
 

Madde 21 - Kişinin izin verdiği haller saklı  kalmak üzere, özel hayatın gizliliği kapsamında, açıklanması halinde kişinin  sağlık bilgileri ile özel ve aile hayatına, şeref ve haysiyetine, mesleki ve  ekonomik değerlerine haksız müdahale oluşturacak bilgi veya belgeler, bilgi  edinme hakkı kapsamı dışındadır.
 

Kamu yararının gerektirdiği hallerde,  kişisel bilgi veya belgeler, kurum ve kuruluşlar tarafından, ilgili kişiye en az  yedi gün önceden haber verilerek yazılı rızası alınmak koşuluyla  açıklanabilir.
 

HABERLEŞMENİN GİZLİLİĞİ
 

Madde 22 - Haberleşmenin  gizliliği esasını ihlal edecek bilgi veya belgeler, bu Kanun kapsamı  dışındadır.
 

TİCARİ SIR
 

Madde 23 - Kanunlarda ticari sır olarak  nitelenen bilgi veya belgeler ile, kurum ve kuruluşlar tarafından gerçek veya  tüzel kişilerden gizli kalması kaydıyla sağlanan ticari ve mali bilgiler, bu  Kanun kapsamı dışındadır.
 

FİKİR VE SANAT ESERLERİ
 

Madde 24 - Fikir  ve sanat eserlerine ilişkin olarak yapılacak bilgi edinme başvuruları hakkında  ilgili kanun hükümleri uygulanır.
 

KURUM İÇİ DÜZENLEMELER
 

Madde 25  - Kurum ve kuruluşların, kamuoyunu ilgilendirmeyen ve sadece kendi personeli ile  kurum içi uygulamalarına ilişkin düzenlemeler hakkındaki bilgi veya belgeler,  bilgi edinme hakkının kapsamı dışındadır. Ancak, söz konusu düzenlemeden  etkilenen kurum çalışanlarının bilgi edinme hakları saklıdır.
 

KURUM İÇİ  GÖRÜŞ, BİLGİ NOTU VE TAVSİYELER
 

Madde 26 - Kurum ve kuruluşların  faaliyetlerini yürütmek üzere, elde ettikleri görüş, bilgi notu, teklif ve  tavsiye niteliğindeki bilgi veya belgeler, kurum ve kuruluş tarafından aksi  kararlaştırılmadıkça bilgi edinme hakkı kapsamındadır.
 

Bilimsel,  kültürel, istatistik, teknik, tıbbi, mali, hukuki ve benzeri uzmanlık  alanlarında yasal olarak görüş verme yükümlülüğü bulunan kişi, birim ya da  kurumların görüşleri, kurum ve kuruluşların alacakları kararlara esas teşkil  etmesi kaydıyla bilgi edinme istemlerine açıktır.
     

Tebligat

TEBLİGAT
 

Madde 29 - Süreli yayının yönetim yeri, tebligat işlemleri  yönünden, yayın sahibinin ve temsilcisinin, görevi devam ettiği sürece sorumlu  müdürün yerleşim yeri sayılır.
 

YÜRÜRLÜKTEN KALDIRILAN  HÜKÜMLER
 

Madde 30 - 15/07/1950 tarihli ve 5680 sayılı Basın Kanunu  yürürlükten kaldırılmıştır.
 

Geçici Madde 1 - Bu Kanunun yürürlüğe girdiği  tarihten önce yayımlanmakta olan süreli yayınların sahibi, sorumlu müdürü,  Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren otuz gün içinde yayınlarının türünü  yönetim yerinin bulunduğu yer Cumhuriyet Başsavcılığına bildirmek zorundadır. Bu  süre içerisinde bildirim yükümlülüğüne uyulmaması halinde yayın sahibi, sorumlu  müdür, beşyüzmilyon liradan yirmimilyar liraya kadar ağır para cezasıyla  cezalandırılır. Bu ceza bölgesel süreli yayınlarda ikimilyar liradan, yaygın  süreli yayınlarda beşmilyar liradan az olamaz.
 

Geçici Madde 2 - Bu  Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce kamu kurum ve kuruluşlarınca  yayımlanmakta olan süreli yayınların temsilcisi ve sorumlu müdürleri, Kanunun  yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay içerisinde süreli yayının basım ve  yayımını bu Kanunda öngörülen hükümlere uygun hale  getirirler.
 

YÜRÜRLÜK
 

Madde 31 - Bu Kanun yayımı tarihinde  yürürlüğe girer.
 

YÜRÜTME
 

Madde 32 - Bu Kanun hükümlerini Bakanlar  Kurulu yürütür.