Ssk İşçisi Rapor Ücreti Alırken İşyerinde Çalışmadığına Dair Belge
----------------------------------------------------------------------------
Ssk İşçisi Rapor Ücreti Alırken İşyerinde Çalışmadığına Dair Belge
İşyerimizde çalışan ve …..………../……………….tarihleri arasında raporlu olan ..…….……………………….. sigorta sicil nolu .…………………………….. raporlu olduğu süre içinde işyerinde çalışmamıştır.
İŞYERİNİN :
UNVANI :
SSK SİCİL NUMARASI :
ADRESİ :
Kaşe İmza
İşyerimizde çalışan ve …..………../……………….tarihleri arasında raporlu olan ..…….……………………….. sigorta sicil nolu .…………………………….. raporlu olduğu süre içinde işyerinde çalışmamıştır.
İŞYERİNİN :
UNVANI :
SSK SİCİL NUMARASI :
ADRESİ :
Kaşe İmza
Adalet ve Hukuk Sitsei
13 Şubat 2014 Perşembe
Yaş şartını bekleyenlere kıdem tazminatı ödenmesinde işten ayrılma şartı
Yaş şartını bekleyenlere kıdem tazminatı ödenmesinde işten ayrılma şartı
Resul Kurt
Sayın Resul Bey, size sormak istediğim soru: Sigortalılık süremi ve prim ödeme gün sayımı doldurdum, fakat emeklilik için yaşımı beklemek zorunda mıyım? Yaşımı beklemeden SSK'dan evrak almak kaydıyla kıdem tazminatımı alma hakkına sahip miyim? Kıdem tazminatımı almam için işyerinden ayrılmış olmam şart mı? İlginiz için teşekkürler. Erhan ÖZDEMİR
Sayın Özdemir; yaş şartını bekleyenlere kıdem tazminatı ödenmesi ile ilgili olarak daha önce ayrıntılı bilgi vermiştim. 08.09.1999 tarih ve 23810 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 4447 sayılı kanunun 45'inci maddesiyle 1475 sayılı İş Kanunu'nun 14. maddesine eklenen ve yayımı tarihinde yürürlüğe giren bende göre; 506 sayılı kanunun 60'ıncı maddesinin birinci fıkrasının (A) bendinin (a) ve (b) alt bentlerinde öngörülen yaşlar dışında kalan diğer şartları veya aynı kanunun geçici 81'inci maddesine göre yaşlılık aylığı bağlanması için öngörülen sigortalılık süresini ve prim ödeme gün sayısını tamamlayarak kendi istekleri ile işten ayrılmaları nedeniyle feshedilmesi halinde işçinin işe başladığı tarihten itibaren hizmet akdinin devamı süresince her geçen tam yıl için işverence işçiye 30 günlük ücreti tutarında kıdem tazminatı ödenmesi gerekmektedir. Bir yıldan artan süreler için de aynı oran üzerinden ödeme yapılacaktır.
Bu durumda yaşı beklemeniz halinde kıdem tazminatı ödenebilmesi için işinizden ayrılmanız gerekmektedir. İşten ayrılmadan kıdem tazminatı talep edilmesi mümkün değildir.
İş hukuku mevzuatında kaynak kitap
Sayın Resul Kurt, DÜNYA Gazetesi'ndeki ve mesleki dergilerdeki makalelerinizi ilgiyle takip etmekteyim. Yazılarınızın, iş hukuku ve sosyal güvenlik alanında çalışan bizlere çok büyük yararları olduğunu belirtmeliyim. Ben sizin bu çalışmalarınızı kitap olarak yayınlayıp yayınlamayacağınızı öğrenmek istiyorum. Gerçekten bu alandaki önemli bir boşluğu doldurmuş olursunuz. Bizlere önerebileceğiniz bir kaynak kitap var mı? Ahmet AYDIN/Ankara
Sayın Aydın; ilginize teşekkür ederim. Sizin beklediğiniz gibi bir kitabım bulunmaktadır. Daha önce 2 baskı yapan "İş Hukuku ve Sosyal Sigorta Mevzuatının Usul ve Esasları, Uygulamalar, Sorunlar, Çözümler, Yargı Kararları" adlı kitabımın 3. baskısı Eylül 2004'te yine İstanbul Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası (İSMMMO) tarafından yayınlandı. İş hukuku ve sosyal güvenlik mevzuatında 2004 yılında 5073, 5084, 5198, 5228 sayılı kanunlarla yapılan önemli değişikliklerinde yer aldığı "İş Hukuku ve Sosyal Sigorta Mevzuatında Usul ve Esaslar, Uygulamalar, Sorunlar, Çözümler, Yargı Kararları" adlı kitabı İstanbul Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası'nın (İSMMMO) Kurtuluş Cd. No: 152 Kurtuluş/İstanbul adresinden 25 milyon TL karşılığında bizzat temin edebileceğiniz gibi, İstanbul Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası'nın (İSMMMO) Türkiye İş Bankası Kabataş Şubesi'ndeki 361429 nolu hesabına kitabın bedeli olan 25 milyon TL'yi yatırarak faturanın kesileceği kişi veya kurumun adı, unvanı, adresi, vergi dairesi ve vergi numarası ile telefon numarasını (gerçek kişiler de fatura kesilebilmesi için vergi dairesi ve vergi hesap nosu bildirecektir) İSMMMO'nun; ismmmo@ismmmo.org.tr[/url" target="_blank"> e-mail adresine veya 0-212-343 47 80 nolu faksa göndermeleri veya 0-212-315 84 00 nolu telefondan bilgi vermeniz halinde kitap kargo ile gönderilmektedir.
Okuyuculara cevaplar
Sayın Resul Kurt, DÜNYA Gazetesi'nde her zaman yazılarınız ve yorumlarınızı okuyorum. Bizi aydınlattığınız için teşekkür ederiz. Yardımcı olursanız size bir sorum olacak. Şöyle ki; eşimin SSK girişi 01.05.1986'dır. Doğum tarihi 16.04.1968 ve toplam gün sayısı 6.600. Çalışmış olduğu iş yerinden yaş sınırı beklemeden kıdem tazminatı alabilir mi? Beni bu konuda bilgilendirirseniz sevinirim. Eyüphan ÜNVER/Muhasebe Müdürü
Sayın Ünver, yaş şartını bekleyenlere hangi durumlarda kıdem tazminatı ödenmesi gerektiği yukarıdaki okuyucumuza verilen cevapta ayrıntılı olarak açıklanmış olup, eşinizin mevcut durumda bu haktan yararlanması mümkün bulunmamaktadır.
- Kısaca Kıdem Tazminatı
2003 yılında tamamen değiştirilmesine karşın İş Kanunu kıdem tazminatı konusunda yeni bir düzenleme getirmemiştir. Kıdem tazminatı uygulaması halen 1475 sayılı İş Kanunu’nun 14. maddesi çerçevesinde uygulanmaya devam etmektedir.
Kanuni düzenlemelere göre aşağıda sıralanan durumlarda çalışan kıdem tazminatı alma hakkına sahip olmaktadır:
- İşveren tarafından “ahlâk ve iyi niyet kurallarına uymayan haller ve benzerleri” sebepler dışında çalışanın işine son verilmesi,
- Çalışan tarafından sağlık sebepleri, ahlak ve iyiniyet kurallarına uymayan haller ve benzerleri, zorlayıcı sebepler nedeniyle işten ayrılması,
- Çalışanın muvazzaf askerlik hizmeti nedeniyle işten ayrılması,
- Çalışanın emekli olması,
- Çalışanın yaşlılık aylığı bağlanması için öngörülen sigortalılık süresini ve prim ödeme gün sayısını tamamlayarak kendi isteği ile işten ayrılması veya sözleşmesinin feshi,
- Bayan çalışanın evlendiği tarihten itibaren bir yıl içerisinde kendi arzusu ile sona erdirmesi,
- Çalışanın ölümü sebebiyle son bulması
hallerinde çalışanlar kıdem tazminatı almaya hak kazanmaktadırlar.
Kendi isteğiyle işten ayrılan işçi kıdem tazminatına hak kazanamaz. Zira Kanun’da kıdem tazminatı alma şartları belirtilmiştir. İşçinin istifası hali kıdem tazminatını hakkını iptal etmektedir.
Resul Kurt
Sayın Resul Bey, size sormak istediğim soru: Sigortalılık süremi ve prim ödeme gün sayımı doldurdum, fakat emeklilik için yaşımı beklemek zorunda mıyım? Yaşımı beklemeden SSK'dan evrak almak kaydıyla kıdem tazminatımı alma hakkına sahip miyim? Kıdem tazminatımı almam için işyerinden ayrılmış olmam şart mı? İlginiz için teşekkürler. Erhan ÖZDEMİR
Sayın Özdemir; yaş şartını bekleyenlere kıdem tazminatı ödenmesi ile ilgili olarak daha önce ayrıntılı bilgi vermiştim. 08.09.1999 tarih ve 23810 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 4447 sayılı kanunun 45'inci maddesiyle 1475 sayılı İş Kanunu'nun 14. maddesine eklenen ve yayımı tarihinde yürürlüğe giren bende göre; 506 sayılı kanunun 60'ıncı maddesinin birinci fıkrasının (A) bendinin (a) ve (b) alt bentlerinde öngörülen yaşlar dışında kalan diğer şartları veya aynı kanunun geçici 81'inci maddesine göre yaşlılık aylığı bağlanması için öngörülen sigortalılık süresini ve prim ödeme gün sayısını tamamlayarak kendi istekleri ile işten ayrılmaları nedeniyle feshedilmesi halinde işçinin işe başladığı tarihten itibaren hizmet akdinin devamı süresince her geçen tam yıl için işverence işçiye 30 günlük ücreti tutarında kıdem tazminatı ödenmesi gerekmektedir. Bir yıldan artan süreler için de aynı oran üzerinden ödeme yapılacaktır.
Bu durumda yaşı beklemeniz halinde kıdem tazminatı ödenebilmesi için işinizden ayrılmanız gerekmektedir. İşten ayrılmadan kıdem tazminatı talep edilmesi mümkün değildir.
İş hukuku mevzuatında kaynak kitap
Sayın Resul Kurt, DÜNYA Gazetesi'ndeki ve mesleki dergilerdeki makalelerinizi ilgiyle takip etmekteyim. Yazılarınızın, iş hukuku ve sosyal güvenlik alanında çalışan bizlere çok büyük yararları olduğunu belirtmeliyim. Ben sizin bu çalışmalarınızı kitap olarak yayınlayıp yayınlamayacağınızı öğrenmek istiyorum. Gerçekten bu alandaki önemli bir boşluğu doldurmuş olursunuz. Bizlere önerebileceğiniz bir kaynak kitap var mı? Ahmet AYDIN/Ankara
Sayın Aydın; ilginize teşekkür ederim. Sizin beklediğiniz gibi bir kitabım bulunmaktadır. Daha önce 2 baskı yapan "İş Hukuku ve Sosyal Sigorta Mevzuatının Usul ve Esasları, Uygulamalar, Sorunlar, Çözümler, Yargı Kararları" adlı kitabımın 3. baskısı Eylül 2004'te yine İstanbul Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası (İSMMMO) tarafından yayınlandı. İş hukuku ve sosyal güvenlik mevzuatında 2004 yılında 5073, 5084, 5198, 5228 sayılı kanunlarla yapılan önemli değişikliklerinde yer aldığı "İş Hukuku ve Sosyal Sigorta Mevzuatında Usul ve Esaslar, Uygulamalar, Sorunlar, Çözümler, Yargı Kararları" adlı kitabı İstanbul Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası'nın (İSMMMO) Kurtuluş Cd. No: 152 Kurtuluş/İstanbul adresinden 25 milyon TL karşılığında bizzat temin edebileceğiniz gibi, İstanbul Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası'nın (İSMMMO) Türkiye İş Bankası Kabataş Şubesi'ndeki 361429 nolu hesabına kitabın bedeli olan 25 milyon TL'yi yatırarak faturanın kesileceği kişi veya kurumun adı, unvanı, adresi, vergi dairesi ve vergi numarası ile telefon numarasını (gerçek kişiler de fatura kesilebilmesi için vergi dairesi ve vergi hesap nosu bildirecektir) İSMMMO'nun; ismmmo@ismmmo.org.tr[/url" target="_blank"> e-mail adresine veya 0-212-343 47 80 nolu faksa göndermeleri veya 0-212-315 84 00 nolu telefondan bilgi vermeniz halinde kitap kargo ile gönderilmektedir.
Okuyuculara cevaplar
Sayın Resul Kurt, DÜNYA Gazetesi'nde her zaman yazılarınız ve yorumlarınızı okuyorum. Bizi aydınlattığınız için teşekkür ederiz. Yardımcı olursanız size bir sorum olacak. Şöyle ki; eşimin SSK girişi 01.05.1986'dır. Doğum tarihi 16.04.1968 ve toplam gün sayısı 6.600. Çalışmış olduğu iş yerinden yaş sınırı beklemeden kıdem tazminatı alabilir mi? Beni bu konuda bilgilendirirseniz sevinirim. Eyüphan ÜNVER/Muhasebe Müdürü
Sayın Ünver, yaş şartını bekleyenlere hangi durumlarda kıdem tazminatı ödenmesi gerektiği yukarıdaki okuyucumuza verilen cevapta ayrıntılı olarak açıklanmış olup, eşinizin mevcut durumda bu haktan yararlanması mümkün bulunmamaktadır.
- Kısaca Kıdem Tazminatı
2003 yılında tamamen değiştirilmesine karşın İş Kanunu kıdem tazminatı konusunda yeni bir düzenleme getirmemiştir. Kıdem tazminatı uygulaması halen 1475 sayılı İş Kanunu’nun 14. maddesi çerçevesinde uygulanmaya devam etmektedir.
Kanuni düzenlemelere göre aşağıda sıralanan durumlarda çalışan kıdem tazminatı alma hakkına sahip olmaktadır:
- İşveren tarafından “ahlâk ve iyi niyet kurallarına uymayan haller ve benzerleri” sebepler dışında çalışanın işine son verilmesi,
- Çalışan tarafından sağlık sebepleri, ahlak ve iyiniyet kurallarına uymayan haller ve benzerleri, zorlayıcı sebepler nedeniyle işten ayrılması,
- Çalışanın muvazzaf askerlik hizmeti nedeniyle işten ayrılması,
- Çalışanın emekli olması,
- Çalışanın yaşlılık aylığı bağlanması için öngörülen sigortalılık süresini ve prim ödeme gün sayısını tamamlayarak kendi isteği ile işten ayrılması veya sözleşmesinin feshi,
- Bayan çalışanın evlendiği tarihten itibaren bir yıl içerisinde kendi arzusu ile sona erdirmesi,
- Çalışanın ölümü sebebiyle son bulması
hallerinde çalışanlar kıdem tazminatı almaya hak kazanmaktadırlar.
Kendi isteğiyle işten ayrılan işçi kıdem tazminatına hak kazanamaz. Zira Kanun’da kıdem tazminatı alma şartları belirtilmiştir. İşçinin istifası hali kıdem tazminatını hakkını iptal etmektedir.
Cep telefonu hat satış faturalarının nasıl düzneleneceği
Cep telefonu hat satış faturalarının nasıl düzneleneceği
T.C.
İSTANBUL VALİLİĞİ
Defterdarlık Katma Değer Vergisi Gelir Müdürlüğü
TARİH: 23/05/2005
SAYI : KDV.MUK.B.07.4.DEF.0.34.18.374 2
KONU : Cep telefonu hat satış faturalarının
ne şekilde düzenleneceği
……………………………..
………. Şti. tarafından ……… verilen ………tarihli örneği ekli dilekçenin ……… ilgilendiren kısımları aşağıda açıklanmıştır.
3065 Sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 1/1. maddesinde; ticarî, sınaî, ziraî faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV’ne tabi olduğu, 3/a maddesinde; vergiye tabi malların her ne suretle olursa olsun, vergiye tabi işlemler dışındaki amaçlarla işletmeden çekilmesi, vergiye tabi malların işletme personeline ücret, prim, ikramiye, hediye, teberru gibi namlarla verilmesinin teslim hükmünde olduğu, 10/a maddesinde mal teslimi ve hizmet ifası hallerinde vergiyi doğuran olayın malın teslimi veya hizmetin yapılması anında meydana geldiği, 20. maddesinde; teslim ve hizmet işlemlerinde matrahın, bu işlemlerin karşılığını teşkil eden bedel olduğu, bedel deyiminin, malı teslim alan veya kendisine hizmet yapılan veyahut bunlar adına hareket edenlerden bu işlemler karşılığında her ne suretle olursa olsun alınan veya bunlarca borçlanılan para, mal ve diğer suretlerde sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaat, hizmet ve değerler toplamını ifade ettiği, 23/f maddesinde Maliye Bakanlığı’nın işin mahiyetini gözönünde tutarak özel matrah şekilleri tespit etmeye yetkili olduğu, 24/b maddesi uyarınca vergi,resim,harç , pay, fon karşılığı gibi unsurlar KDV matrahına dahil olduğu hükme bağlanmıştır.
Aynı Kanunun 34/2. maddesinde; “Katma değer vergisinin fatura ve benzeri vesikalarda ayrıca gösterilmesine gerek görülmeyen işlemlerde vergi indiriminin nasıl belgelendirilebileceği Maliye Bakanlığı’nca tespit olunur.”denilmektedir.
1 Seri No.lu Katma Değer Vergisi Tebliği’nin VIII/F bölümünde, katma değer vergisinin fatura ve benzeri vesikalarda gösterilmesine gerek görülmeyen işlemler ile tekel’e tabi maddelerin tesliminde bu mal ve hizmetleri teslim alanlar tarafından, tarife veya bilet veyahut benzeri vesikalarda gösterilen bedel üzerinden iç yüzde oranı uygulanmak suretiyle katma değer vergisi hesaplanacak ve yaptıkları vergiye tabi işlemleri üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden indireceklerdir. Şeklinde açıklama yapılmıştır.
50 Seri No.lu KDV Tebliği’nin “Promosyon Ürünleri” başlıklı A-1 bölümünde;
“Ticari hayatta, ticareti yapılan mallara olan talebin artırılması amacıyla, bir takım pazarlama teknikleri geliştirilmekte, satışı yapılan malın yanında başka bir malın ayrıca bir bedel alınmaksızın verilmesi de sıkça karşılaşılan bir pazarlama tekniği olarak ortaya çıkmaktadır. Bir malın tasarruf hakkının malik veya adına hareket edenlerce, alıcıya veya adına hareket edenlere devri olarak tanımlanan teslim hükümleri çerçevesinde ticari bir işletmenin yaptığı bedelsiz teslimler de katma değer vergisine konu olmaktadır.
Ancak, firmaların iktisadi faaliyetini genişletme, emsal işletmelerle rekabet edebilme, üretim veya satışını yaptıkları mallara olan talebi koruma veya artırma amacıyla bir malın yanında başka bir mal verilmesi şeklinde gerçekleşen işlemlerde, promosyon ürünü açısından bir bedelsiz teslim söz konusu olmamaktadır. Zira, firmanın genişleyen faaliyetiyle bağlantılı olarak işletmede yaratılan katma değer artmaktadır. Nitekim piyasadan satın alınan veya ithal edilen malların promosyon ürünü olarak müşterilere verilmesi, mükellefler açısından pazarlama gideri niteliğini taşımakta ve bu malların alış bedelleri Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesinin 1 numaralı bendine göre gider olarak kaydedilebilmektedir.
Dolayısıyla, firmanın yarattığı katma değer içerisinde vergilenen promosyon mallarının müşterilere verilmesi sırasında katma değer vergisi hesaplanmasına gerek bulunmamakta ve bu ürünler için yüklenilen katma değer vergisinin ise prensip olarak indirim konusu yapılması gerekmektedir.”denilmektedir.
Konu ile ilgili olarak yayımlanan 85 Seri No.lu Katma Değer Vergisi Tebliği’nin;
C- Özel Matrah Şekli Uygulaması bölümünde; “Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 23 ncü maddesinin (f) bendi hükmünün Maliye Bakanlığı’na verdiği yetkiye dayanarak, GSM operatör şirketleri tarafından sunulan cep telefonu konuşma hizmetlerinden faydalanmak üzere çıkarılan ön ödemeli hazır kartlarda dahil olmak üzere bütün telefon kartı ve jeton satışlarının özel matrah şekline göre vergilendirilmesi uygun görülmüştür.
Buna göre, perakendeci bayiler tarafından yapılan telefon kartı ve jeton satışlarına ait katma değer vergisinin bayii kârına isabet eden katma değer vergisini de ihtiva edecek şekilde perakendeci bayiilere telefon kartı ve jeton teslimi yapan kuruluşlar tarafından beyan edilmesi gerekmektedir.
Bu durumda bayiiler belirtilen kapsamdaki telefon kartı ve jeton satışları için ayrıca vergi hesaplamayacaklardır.
Öte yandan, telefon kartı ve jeton satışları dahil bütün işlemleri özel matrah şekline göre vergilendirilenlerin katma değer vergisi mükellefiyeti tesis ettirmelerine gerek bulunmamaktadır.
D- Özel İletişim Vergisi Uygulaması bölümünde ise;
4481 sayılı Kanun’un, 4605 sayılı Kanun’la değişik 8 nci maddesinde özel iletişim vergisinin mükellefinin cep telefonu işletmecileri olduğu, bu verginin katma değer vergisi matrahına dahil edilmeyeceği hükme bağlanmıştır.
Bu hüküm uyarınca cep telefonu işletmecileri tarafından verilen (ön ödemeli kart satışları dahil) tesis, devir, nakil ve haberleşme hizmetlerine ilişkin olarak özel iletişim vergisi mükellefi olan cep telefonu işletmecilerinin düzenleyeceği faturalarda hesaplanan özel iletişim vergisi katma değer vergisi matrahına dahil edilmeyecektir.
Ancak, cep telefonu işletmecilerinin verdiği haberleşme hizmetlerinde kullanılan kartların satışını yapanların, özel iletişim vergisi mükellefi olmamaları nedeniyle cep telefonu işletmecilerinin hesapladığı özel iletişim vergisini katma değer vergisi matrahından indirmeleri söz konusu değildir.” denilmektedir.
31.07.2004 tarih, 25539 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 5228 sayılı Bazı Kanunlarda ve 178 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 38. maddesi ile 13.07.1956 tarihli ve 6802 sayılı Gider Vergileri Kanunu’nun 39’ncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“406 sayılı Telgraf ve Telefon Kanunu uyarınca Telekomünikasyon Kurumuyla görev veya imtiyaz sözleşmesi imzalamak veya bu Kurumdan ruhsat veya izin almak suretiyle telekomünikasyon alt yapısı kurup işleten veya telekomünikasyon hizmeti sunan işletmecilerin;
a) Her nevi mobil telekomünikasyon işletmeciliği kapsamındaki (ön ödemeli kart satışları dahil) tesis, devir, nakil ve haberleşme hizmetleri %25,
b) Radyo ve televizyon yayınlarının uydu platformu ve kablo ortamından iletilmesine ilişkin hizmetleri %15,
c) (a) ve (b) bentleri kapsamına girmeyen diğer telekomünikasyon hizmetleri %15,
oranında özel iletişim vergisine tabidir.
T.C.
İSTANBUL VALİLİĞİ
Defterdarlık Katma Değer Vergisi Gelir Müdürlüğü
TARİH: 23/05/2005
SAYI : KDV.MUK.B.07.4.DEF.0.34.18.374 2
KONU : Cep telefonu hat satış faturalarının
ne şekilde düzenleneceği
……………………………..
………. Şti. tarafından ……… verilen ………tarihli örneği ekli dilekçenin ……… ilgilendiren kısımları aşağıda açıklanmıştır.
3065 Sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 1/1. maddesinde; ticarî, sınaî, ziraî faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV’ne tabi olduğu, 3/a maddesinde; vergiye tabi malların her ne suretle olursa olsun, vergiye tabi işlemler dışındaki amaçlarla işletmeden çekilmesi, vergiye tabi malların işletme personeline ücret, prim, ikramiye, hediye, teberru gibi namlarla verilmesinin teslim hükmünde olduğu, 10/a maddesinde mal teslimi ve hizmet ifası hallerinde vergiyi doğuran olayın malın teslimi veya hizmetin yapılması anında meydana geldiği, 20. maddesinde; teslim ve hizmet işlemlerinde matrahın, bu işlemlerin karşılığını teşkil eden bedel olduğu, bedel deyiminin, malı teslim alan veya kendisine hizmet yapılan veyahut bunlar adına hareket edenlerden bu işlemler karşılığında her ne suretle olursa olsun alınan veya bunlarca borçlanılan para, mal ve diğer suretlerde sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaat, hizmet ve değerler toplamını ifade ettiği, 23/f maddesinde Maliye Bakanlığı’nın işin mahiyetini gözönünde tutarak özel matrah şekilleri tespit etmeye yetkili olduğu, 24/b maddesi uyarınca vergi,resim,harç , pay, fon karşılığı gibi unsurlar KDV matrahına dahil olduğu hükme bağlanmıştır.
Aynı Kanunun 34/2. maddesinde; “Katma değer vergisinin fatura ve benzeri vesikalarda ayrıca gösterilmesine gerek görülmeyen işlemlerde vergi indiriminin nasıl belgelendirilebileceği Maliye Bakanlığı’nca tespit olunur.”denilmektedir.
1 Seri No.lu Katma Değer Vergisi Tebliği’nin VIII/F bölümünde, katma değer vergisinin fatura ve benzeri vesikalarda gösterilmesine gerek görülmeyen işlemler ile tekel’e tabi maddelerin tesliminde bu mal ve hizmetleri teslim alanlar tarafından, tarife veya bilet veyahut benzeri vesikalarda gösterilen bedel üzerinden iç yüzde oranı uygulanmak suretiyle katma değer vergisi hesaplanacak ve yaptıkları vergiye tabi işlemleri üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden indireceklerdir. Şeklinde açıklama yapılmıştır.
50 Seri No.lu KDV Tebliği’nin “Promosyon Ürünleri” başlıklı A-1 bölümünde;
“Ticari hayatta, ticareti yapılan mallara olan talebin artırılması amacıyla, bir takım pazarlama teknikleri geliştirilmekte, satışı yapılan malın yanında başka bir malın ayrıca bir bedel alınmaksızın verilmesi de sıkça karşılaşılan bir pazarlama tekniği olarak ortaya çıkmaktadır. Bir malın tasarruf hakkının malik veya adına hareket edenlerce, alıcıya veya adına hareket edenlere devri olarak tanımlanan teslim hükümleri çerçevesinde ticari bir işletmenin yaptığı bedelsiz teslimler de katma değer vergisine konu olmaktadır.
Ancak, firmaların iktisadi faaliyetini genişletme, emsal işletmelerle rekabet edebilme, üretim veya satışını yaptıkları mallara olan talebi koruma veya artırma amacıyla bir malın yanında başka bir mal verilmesi şeklinde gerçekleşen işlemlerde, promosyon ürünü açısından bir bedelsiz teslim söz konusu olmamaktadır. Zira, firmanın genişleyen faaliyetiyle bağlantılı olarak işletmede yaratılan katma değer artmaktadır. Nitekim piyasadan satın alınan veya ithal edilen malların promosyon ürünü olarak müşterilere verilmesi, mükellefler açısından pazarlama gideri niteliğini taşımakta ve bu malların alış bedelleri Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesinin 1 numaralı bendine göre gider olarak kaydedilebilmektedir.
Dolayısıyla, firmanın yarattığı katma değer içerisinde vergilenen promosyon mallarının müşterilere verilmesi sırasında katma değer vergisi hesaplanmasına gerek bulunmamakta ve bu ürünler için yüklenilen katma değer vergisinin ise prensip olarak indirim konusu yapılması gerekmektedir.”denilmektedir.
Konu ile ilgili olarak yayımlanan 85 Seri No.lu Katma Değer Vergisi Tebliği’nin;
C- Özel Matrah Şekli Uygulaması bölümünde; “Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 23 ncü maddesinin (f) bendi hükmünün Maliye Bakanlığı’na verdiği yetkiye dayanarak, GSM operatör şirketleri tarafından sunulan cep telefonu konuşma hizmetlerinden faydalanmak üzere çıkarılan ön ödemeli hazır kartlarda dahil olmak üzere bütün telefon kartı ve jeton satışlarının özel matrah şekline göre vergilendirilmesi uygun görülmüştür.
Buna göre, perakendeci bayiler tarafından yapılan telefon kartı ve jeton satışlarına ait katma değer vergisinin bayii kârına isabet eden katma değer vergisini de ihtiva edecek şekilde perakendeci bayiilere telefon kartı ve jeton teslimi yapan kuruluşlar tarafından beyan edilmesi gerekmektedir.
Bu durumda bayiiler belirtilen kapsamdaki telefon kartı ve jeton satışları için ayrıca vergi hesaplamayacaklardır.
Öte yandan, telefon kartı ve jeton satışları dahil bütün işlemleri özel matrah şekline göre vergilendirilenlerin katma değer vergisi mükellefiyeti tesis ettirmelerine gerek bulunmamaktadır.
D- Özel İletişim Vergisi Uygulaması bölümünde ise;
4481 sayılı Kanun’un, 4605 sayılı Kanun’la değişik 8 nci maddesinde özel iletişim vergisinin mükellefinin cep telefonu işletmecileri olduğu, bu verginin katma değer vergisi matrahına dahil edilmeyeceği hükme bağlanmıştır.
Bu hüküm uyarınca cep telefonu işletmecileri tarafından verilen (ön ödemeli kart satışları dahil) tesis, devir, nakil ve haberleşme hizmetlerine ilişkin olarak özel iletişim vergisi mükellefi olan cep telefonu işletmecilerinin düzenleyeceği faturalarda hesaplanan özel iletişim vergisi katma değer vergisi matrahına dahil edilmeyecektir.
Ancak, cep telefonu işletmecilerinin verdiği haberleşme hizmetlerinde kullanılan kartların satışını yapanların, özel iletişim vergisi mükellefi olmamaları nedeniyle cep telefonu işletmecilerinin hesapladığı özel iletişim vergisini katma değer vergisi matrahından indirmeleri söz konusu değildir.” denilmektedir.
31.07.2004 tarih, 25539 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 5228 sayılı Bazı Kanunlarda ve 178 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 38. maddesi ile 13.07.1956 tarihli ve 6802 sayılı Gider Vergileri Kanunu’nun 39’ncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“406 sayılı Telgraf ve Telefon Kanunu uyarınca Telekomünikasyon Kurumuyla görev veya imtiyaz sözleşmesi imzalamak veya bu Kurumdan ruhsat veya izin almak suretiyle telekomünikasyon alt yapısı kurup işleten veya telekomünikasyon hizmeti sunan işletmecilerin;
a) Her nevi mobil telekomünikasyon işletmeciliği kapsamındaki (ön ödemeli kart satışları dahil) tesis, devir, nakil ve haberleşme hizmetleri %25,
b) Radyo ve televizyon yayınlarının uydu platformu ve kablo ortamından iletilmesine ilişkin hizmetleri %15,
c) (a) ve (b) bentleri kapsamına girmeyen diğer telekomünikasyon hizmetleri %15,
oranında özel iletişim vergisine tabidir.
Borç Beyannamesi
BORÇ BEYANNAMESİ
…………….. Ticaret Sicili Memurluğu’nun…………………... sicil numarasında kayıtlı…………………………………………………………… …(Devir olunan şirket) Türk Ticaret Kanunu’nun ilgili hükümleri gereğince tüm aktif ve pasifi ile devir olunmak suretiyle İstanbul Ticaret Sicili Memurluğu’nun ……………….sicil numarası ile kayıtlı…………………………………..…………………… …………..(Devir alan şirket) ile birleşecektir.
Birleşme nedeniyle tasfiyesiz infisah edecek şirketimizin borçları şirketimizi devir alan …………………………………………………(Devir alan şirket) tarafından ödenecektir.
Türk Ticaret Kanunu’nun 149 maddesince ilan olunur.
Devir olunan şirket
kaşe imza
…………….. Ticaret Sicili Memurluğu’nun…………………... sicil numarasında kayıtlı…………………………………………………………… …(Devir olunan şirket) Türk Ticaret Kanunu’nun ilgili hükümleri gereğince tüm aktif ve pasifi ile devir olunmak suretiyle İstanbul Ticaret Sicili Memurluğu’nun ……………….sicil numarası ile kayıtlı…………………………………..…………………… …………..(Devir alan şirket) ile birleşecektir.
Birleşme nedeniyle tasfiyesiz infisah edecek şirketimizin borçları şirketimizi devir alan …………………………………………………(Devir alan şirket) tarafından ödenecektir.
Türk Ticaret Kanunu’nun 149 maddesince ilan olunur.
Devir olunan şirket
kaşe imza
Ödenmeyen Ssk Primleri
Ödenmeyen Ssk Primleri
SMMM Nusret KURDOĞLU
“TDMS”NDE VADESİ GEÇMİŞ (ÖDENMEMİŞ)
VERGİ VE SSK PRİM BORÇLARI,
368 ve 369 HESAPLAR
Bilindiği gibi, bilanço dönemi çalışmaları sırasında karşılaşılan en önemli sorunlardan biri, “360” ve “361” hesaplarda yer alan ve vadesi geçtiği halde henüz ödenmemiş olan vergi ve SSK Prim borçlarına ne tür bir işlem yapılması gerektiği sorunudur.
Öte yandan, ülkemizde son on yıllarda değişim gösteren yasa düzenleme teknikleri, zaman zaman çeşitli tartışmalara yol açabilmektedir. 506 sayılı SSK Yasasının 80. maddesine 3. fıkra olarak eklenen “Kuruma fiilen ödenmeyen prim tutarları, Gelir ve Kurumlar Vergisi uygulamasında gider yazılamaz.” hükmü de bu tartışma konularından biridir.
Bu çalışmada, dönem içerisinde tahakkuku (ve doğal olarak gider kaydı) yapılmış, ancak envanter dönemine kadar henüz ödenmemiş olan primlerle ilgili işlemlerin, Tek Düzen Muhasebe Sistemi (TDMS) çerçevesinde nasıl yapılması gerektiği üzerinde durulacaktır. Ancak, bu konuya girmeden önce, konuyla çok yakın bağlantısı olması nedeniyle, 36 Grubundaki “368- VADESİ GEÇMİŞ ERTELENMİŞ VEYA TAKSİTLENDİRİLMİŞ VERGİ VE DİĞER YÜKÜMLÜLÜKLER” ve “369- ÖDENECEK DİĞER YÜKÜMLÜLÜKLER” hesapları ile ilgili bir ön çalışma yapma gereği ortaya çıkmaktadır.
I) "368” ve “369" hesapların kullanımı, alt hesapları:
(MSUGT) Muhasebe Sistemi Uygulama Tebliği’nde “368- VADESİ GEÇMİŞ ERTELENMİŞ VEYA TAKSİTLENDİRİLMİŞ VERGİ VE DİĞER YÜKÜMLÜLÜKLER” hesabının açıklaması ve işleyişi aşağıdaki gibidir:
“Kanuni süresi içinde ödenmeyen vergi ve yükümlülükler ile erteleme ve taksitlendirme süresi bilanço tarihinde bir yıldan az olan vergi ve yükümlülükleri kapsar.
İşleyişi:
Vadelerinde ödenmeyen vergi ve diğer yükümlülüklerle erteleme veya taksitlendirme süresi bir yıldan az olanlar ile vadesi bir yılın altına düştüğü için "438" no.lu hesaptan bu hesaba aktarılanlar, hesabın alacağına kaydedilir. Ödenmeleri halinde hesaba borç kaydedilir. Ancak, vadesi geçmiş vergi ve diğer yükümlülüklerde erteleme veya takside bağlama süresi bir yılı aşanlar bu hesabın borcu karşılığında "438- Kamuya Olan Ertelenmiş veya Taksitlendirilmiş Borçlar" Hesabı'na aktarılır.”
Aynı Tebliğ’de “369- ÖDENECEK DİĞER YÜKÜMLÜLÜKLER” hesabı için yapılan açıklama ve istenilen işleyiş ise, aşağıdaki gibidir:
“Özel bölümlerinde tanımlananlar dışında kalan yükümlülüklerin izlendiği hesaptır.
İşleyişi:
Tahakkuk ettirilmesini gerektiren olaylar ve işlemler ortaya çıktıkça anılan hesaplar alacaklanır, ödemeler yapıldıkça borçlanır.”
Buna göre ödemelerin vadesinde yapılmaması halinde, 360 ve 361 hesaplardaki vadesi geçen borçlar aynı gruptaki "368- Vadesi Geçmiş Ertelenmiş veya Taksitlendirilmiş Vergi ve Diğer Yükümlülükler" hesabına aktarılmalıdır. Bu işlem, yıl içerisinde yapılmamış olsa bile, yıl sonundaki envanter çalışmaları sırasında mutlaka yapılmalıdır.
Burada “36 Grubu” hesaplarının çok önemli bir özelliği ortaya çıkıyor. Bu gruptaki “360” ve “361” hesaplarla ilgili olarak, (eğer açılıp kullanılmışsa 362-367 hesaplarla da) mali tablolarda vadesi geçtiği halde ödenmemiş hiçbir borcun yer alması olasılığı yoktur. Tam Açıklama Kavramı da bu noktada ağırlığını duyurmaktadır. Vadesi geçmiş ve ödenmemiş borçlar, “360” ve “361” hesaplardan alınıp, en azından mali tablo aşamasında “368” hesaba mutlaka aktarılmalıdırlar. Bu tutarların mali tabloda “360 ve 361” hesaplar içerisinde bırakılmış olması, işletmenin bu tür borçlarını hep zamanında ödediği gibi bir görüntü vererek mali tablo okuyucusunun aldanmasına neden olacak, bu yolla Tam Açıklama Kavramı ile Sosyal Sorumluluk Kavramı gözden çıkarılmış olacaktır.
Her hangi bir borcun vadesinin geçip geçmediği ya muavin kayıtlar taranarak görülebilir, ya da alt hesaplar yardımıyla mizanda görülebilir. Yıl sonunda bilanço çalışmaları yapılırken zaman sıkıntısı içinde bulunulacağı hepimizce bilinmektedir. Bu zaman sıkışıklığında bir de muavin kayıtları tarayarak fazladan zaman kaybetmek akılcı ve verimli bir uygulama olmayacaktır. Oysa yıl içinde günlük kayıtlar yapılırken ödenmemiş borçları açıkça gösterecek biçimde düzenlenmiş bir alt hesap yapısını kullanarak işlem yapıldığında, her alınan mizan, vadesi geçen ve "368" hesaba aktarılması gereken tutarları zaman kaybı olmadan hemen gösterecektir. Alt hesap yapısının önemi bu noktada ortaya çıkmaktadır. Mizan, yol gösterici olmalıdır.
Bunun yanı sıra, bilanço tarihindeki işletmenin bütün borçlarının bilançoda yer almasını gerektiren bilanço ilkesi gereği, ve dönem içinde doğan tüm giderlerin doğduğu döneme kaydedilmesini gerektiren “Dönemsellik İlkesi” gereği, vadesi geçmiş olduğu için "368" hesaba aktarılan vergi ve sosyal güvenlik borçlarının 31.12. tarihi itibariyle oluşmuş gecikme zamları da hesaplanıp tahakkuk ettirilerek "369- Ödenecek Diğer Yükümlülükler" hesabına alacak kaydedilmelidir. Zira bu gecikme zamları da işletmenin oluşmuş borçlarıdır ve işletme kişiliğinin gideridir. Giderin doğuş zamanı da ödenme tarihi değil, tahakkuk ettiği tarihtir. Sonuçta, Tam Açıklama ve Dönemsellik İlkeleri gereği, 31.12 itibariyle oluşan gecikme zammı borcu bilançoda, oluşan gecikme zammı gideri de o dönemin gelir tablosunda yer almalıdır.
Bu durumda, hangi borca ne kadar gecikme zammı tahakkuk ettirileceğine karar vermek için bütün borçların vade bilgileri ile elimizde olması gerekir.
“368” ve “369” hesapların alt hesapları da, bu hesaplara aktarılan borçlara göre düzenlenmelidir.
368 VADESİ GEÇMİŞ ERT.TAK.VRG.VE DİĞER YÜKÜM.LER
368 01 VD.Sİ GEÇMİŞ/ÖDENECEK GEÇİCİ VERGİLER
368 02 VD.Sİ GEÇMİŞ/ÖDENECEK MUHTASAR VERGİLER
368 03 VD.Sİ GEÇMİŞ/ÖDENECEK KDV
368 04 VD.Sİ GEÇMİŞ/ÖDENECEK GELİR/KURUMLAR VERGİSİ
368 05 VD.Sİ GEÇMİŞ/ÖDENECEK FONLAR
368 06 VD.Sİ GEÇMİŞ/ÖDENECEK SSK PRİMLERİ
368 07 VD.Sİ GEÇMİŞ/ÖDENECEK SGD PRİMLERİ
369 ÖDENECEK DİĞER YÜKÜMLÜLÜKLER
369 01 VD.Sİ GEÇMİŞ/ÖDENECEK GEÇİCİ VERGİLER GEC.Z.
369 02 VD.Sİ GEÇMİŞ/ÖDENECEK MUHT. VERGİLER GEC. Z.
369 03 VD.Sİ GEÇMİŞ/ÖDENECEK KDV GEC.ZAMMI
369 04 VD.Sİ GEÇMİŞ/ÖD.GELİR/KURUMLAR VERGİSİ GEC.Z
369 05 VD.Sİ GEÇMİŞ/ÖDENECEK FONLAR GEC.Z.
369 06 VD.Sİ GEÇMİŞ/ÖDENECEK SSK PRİMLERİ GEC.Z.
369 07 VD.Sİ GEÇMİŞ/ÖDENECEK SGD PRİMLERİ GEC.Z.
gibi.. Doğallıkla burada da her grubun altına aktarılan borcun ya da tahakkuk ettirilen gecikme zammına ait ana borcun dönemini gösteren bir alt hesap açılmasında büyük yarar vardır.
SMMM Nusret KURDOĞLU
“TDMS”NDE VADESİ GEÇMİŞ (ÖDENMEMİŞ)
VERGİ VE SSK PRİM BORÇLARI,
368 ve 369 HESAPLAR
Bilindiği gibi, bilanço dönemi çalışmaları sırasında karşılaşılan en önemli sorunlardan biri, “360” ve “361” hesaplarda yer alan ve vadesi geçtiği halde henüz ödenmemiş olan vergi ve SSK Prim borçlarına ne tür bir işlem yapılması gerektiği sorunudur.
Öte yandan, ülkemizde son on yıllarda değişim gösteren yasa düzenleme teknikleri, zaman zaman çeşitli tartışmalara yol açabilmektedir. 506 sayılı SSK Yasasının 80. maddesine 3. fıkra olarak eklenen “Kuruma fiilen ödenmeyen prim tutarları, Gelir ve Kurumlar Vergisi uygulamasında gider yazılamaz.” hükmü de bu tartışma konularından biridir.
Bu çalışmada, dönem içerisinde tahakkuku (ve doğal olarak gider kaydı) yapılmış, ancak envanter dönemine kadar henüz ödenmemiş olan primlerle ilgili işlemlerin, Tek Düzen Muhasebe Sistemi (TDMS) çerçevesinde nasıl yapılması gerektiği üzerinde durulacaktır. Ancak, bu konuya girmeden önce, konuyla çok yakın bağlantısı olması nedeniyle, 36 Grubundaki “368- VADESİ GEÇMİŞ ERTELENMİŞ VEYA TAKSİTLENDİRİLMİŞ VERGİ VE DİĞER YÜKÜMLÜLÜKLER” ve “369- ÖDENECEK DİĞER YÜKÜMLÜLÜKLER” hesapları ile ilgili bir ön çalışma yapma gereği ortaya çıkmaktadır.
I) "368” ve “369" hesapların kullanımı, alt hesapları:
(MSUGT) Muhasebe Sistemi Uygulama Tebliği’nde “368- VADESİ GEÇMİŞ ERTELENMİŞ VEYA TAKSİTLENDİRİLMİŞ VERGİ VE DİĞER YÜKÜMLÜLÜKLER” hesabının açıklaması ve işleyişi aşağıdaki gibidir:
“Kanuni süresi içinde ödenmeyen vergi ve yükümlülükler ile erteleme ve taksitlendirme süresi bilanço tarihinde bir yıldan az olan vergi ve yükümlülükleri kapsar.
İşleyişi:
Vadelerinde ödenmeyen vergi ve diğer yükümlülüklerle erteleme veya taksitlendirme süresi bir yıldan az olanlar ile vadesi bir yılın altına düştüğü için "438" no.lu hesaptan bu hesaba aktarılanlar, hesabın alacağına kaydedilir. Ödenmeleri halinde hesaba borç kaydedilir. Ancak, vadesi geçmiş vergi ve diğer yükümlülüklerde erteleme veya takside bağlama süresi bir yılı aşanlar bu hesabın borcu karşılığında "438- Kamuya Olan Ertelenmiş veya Taksitlendirilmiş Borçlar" Hesabı'na aktarılır.”
Aynı Tebliğ’de “369- ÖDENECEK DİĞER YÜKÜMLÜLÜKLER” hesabı için yapılan açıklama ve istenilen işleyiş ise, aşağıdaki gibidir:
“Özel bölümlerinde tanımlananlar dışında kalan yükümlülüklerin izlendiği hesaptır.
İşleyişi:
Tahakkuk ettirilmesini gerektiren olaylar ve işlemler ortaya çıktıkça anılan hesaplar alacaklanır, ödemeler yapıldıkça borçlanır.”
Buna göre ödemelerin vadesinde yapılmaması halinde, 360 ve 361 hesaplardaki vadesi geçen borçlar aynı gruptaki "368- Vadesi Geçmiş Ertelenmiş veya Taksitlendirilmiş Vergi ve Diğer Yükümlülükler" hesabına aktarılmalıdır. Bu işlem, yıl içerisinde yapılmamış olsa bile, yıl sonundaki envanter çalışmaları sırasında mutlaka yapılmalıdır.
Burada “36 Grubu” hesaplarının çok önemli bir özelliği ortaya çıkıyor. Bu gruptaki “360” ve “361” hesaplarla ilgili olarak, (eğer açılıp kullanılmışsa 362-367 hesaplarla da) mali tablolarda vadesi geçtiği halde ödenmemiş hiçbir borcun yer alması olasılığı yoktur. Tam Açıklama Kavramı da bu noktada ağırlığını duyurmaktadır. Vadesi geçmiş ve ödenmemiş borçlar, “360” ve “361” hesaplardan alınıp, en azından mali tablo aşamasında “368” hesaba mutlaka aktarılmalıdırlar. Bu tutarların mali tabloda “360 ve 361” hesaplar içerisinde bırakılmış olması, işletmenin bu tür borçlarını hep zamanında ödediği gibi bir görüntü vererek mali tablo okuyucusunun aldanmasına neden olacak, bu yolla Tam Açıklama Kavramı ile Sosyal Sorumluluk Kavramı gözden çıkarılmış olacaktır.
Her hangi bir borcun vadesinin geçip geçmediği ya muavin kayıtlar taranarak görülebilir, ya da alt hesaplar yardımıyla mizanda görülebilir. Yıl sonunda bilanço çalışmaları yapılırken zaman sıkıntısı içinde bulunulacağı hepimizce bilinmektedir. Bu zaman sıkışıklığında bir de muavin kayıtları tarayarak fazladan zaman kaybetmek akılcı ve verimli bir uygulama olmayacaktır. Oysa yıl içinde günlük kayıtlar yapılırken ödenmemiş borçları açıkça gösterecek biçimde düzenlenmiş bir alt hesap yapısını kullanarak işlem yapıldığında, her alınan mizan, vadesi geçen ve "368" hesaba aktarılması gereken tutarları zaman kaybı olmadan hemen gösterecektir. Alt hesap yapısının önemi bu noktada ortaya çıkmaktadır. Mizan, yol gösterici olmalıdır.
Bunun yanı sıra, bilanço tarihindeki işletmenin bütün borçlarının bilançoda yer almasını gerektiren bilanço ilkesi gereği, ve dönem içinde doğan tüm giderlerin doğduğu döneme kaydedilmesini gerektiren “Dönemsellik İlkesi” gereği, vadesi geçmiş olduğu için "368" hesaba aktarılan vergi ve sosyal güvenlik borçlarının 31.12. tarihi itibariyle oluşmuş gecikme zamları da hesaplanıp tahakkuk ettirilerek "369- Ödenecek Diğer Yükümlülükler" hesabına alacak kaydedilmelidir. Zira bu gecikme zamları da işletmenin oluşmuş borçlarıdır ve işletme kişiliğinin gideridir. Giderin doğuş zamanı da ödenme tarihi değil, tahakkuk ettiği tarihtir. Sonuçta, Tam Açıklama ve Dönemsellik İlkeleri gereği, 31.12 itibariyle oluşan gecikme zammı borcu bilançoda, oluşan gecikme zammı gideri de o dönemin gelir tablosunda yer almalıdır.
Bu durumda, hangi borca ne kadar gecikme zammı tahakkuk ettirileceğine karar vermek için bütün borçların vade bilgileri ile elimizde olması gerekir.
“368” ve “369” hesapların alt hesapları da, bu hesaplara aktarılan borçlara göre düzenlenmelidir.
368 VADESİ GEÇMİŞ ERT.TAK.VRG.VE DİĞER YÜKÜM.LER
368 01 VD.Sİ GEÇMİŞ/ÖDENECEK GEÇİCİ VERGİLER
368 02 VD.Sİ GEÇMİŞ/ÖDENECEK MUHTASAR VERGİLER
368 03 VD.Sİ GEÇMİŞ/ÖDENECEK KDV
368 04 VD.Sİ GEÇMİŞ/ÖDENECEK GELİR/KURUMLAR VERGİSİ
368 05 VD.Sİ GEÇMİŞ/ÖDENECEK FONLAR
368 06 VD.Sİ GEÇMİŞ/ÖDENECEK SSK PRİMLERİ
368 07 VD.Sİ GEÇMİŞ/ÖDENECEK SGD PRİMLERİ
369 ÖDENECEK DİĞER YÜKÜMLÜLÜKLER
369 01 VD.Sİ GEÇMİŞ/ÖDENECEK GEÇİCİ VERGİLER GEC.Z.
369 02 VD.Sİ GEÇMİŞ/ÖDENECEK MUHT. VERGİLER GEC. Z.
369 03 VD.Sİ GEÇMİŞ/ÖDENECEK KDV GEC.ZAMMI
369 04 VD.Sİ GEÇMİŞ/ÖD.GELİR/KURUMLAR VERGİSİ GEC.Z
369 05 VD.Sİ GEÇMİŞ/ÖDENECEK FONLAR GEC.Z.
369 06 VD.Sİ GEÇMİŞ/ÖDENECEK SSK PRİMLERİ GEC.Z.
369 07 VD.Sİ GEÇMİŞ/ÖDENECEK SGD PRİMLERİ GEC.Z.
gibi.. Doğallıkla burada da her grubun altına aktarılan borcun ya da tahakkuk ettirilen gecikme zammına ait ana borcun dönemini gösteren bir alt hesap açılmasında büyük yarar vardır.
Özel Hayatin Gizliliği
ÖZEL HAYATIN GİZLİLİĞİ
Madde 21 - Kişinin izin verdiği haller saklı kalmak üzere, özel hayatın gizliliği kapsamında, açıklanması halinde kişinin sağlık bilgileri ile özel ve aile hayatına, şeref ve haysiyetine, mesleki ve ekonomik değerlerine haksız müdahale oluşturacak bilgi veya belgeler, bilgi edinme hakkı kapsamı dışındadır.
Kamu yararının gerektirdiği hallerde, kişisel bilgi veya belgeler, kurum ve kuruluşlar tarafından, ilgili kişiye en az yedi gün önceden haber verilerek yazılı rızası alınmak koşuluyla açıklanabilir.
HABERLEŞMENİN GİZLİLİĞİ
Madde 22 - Haberleşmenin gizliliği esasını ihlal edecek bilgi veya belgeler, bu Kanun kapsamı dışındadır.
TİCARİ SIR
Madde 23 - Kanunlarda ticari sır olarak nitelenen bilgi veya belgeler ile, kurum ve kuruluşlar tarafından gerçek veya tüzel kişilerden gizli kalması kaydıyla sağlanan ticari ve mali bilgiler, bu Kanun kapsamı dışındadır.
FİKİR VE SANAT ESERLERİ
Madde 24 - Fikir ve sanat eserlerine ilişkin olarak yapılacak bilgi edinme başvuruları hakkında ilgili kanun hükümleri uygulanır.
KURUM İÇİ DÜZENLEMELER
Madde 25 - Kurum ve kuruluşların, kamuoyunu ilgilendirmeyen ve sadece kendi personeli ile kurum içi uygulamalarına ilişkin düzenlemeler hakkındaki bilgi veya belgeler, bilgi edinme hakkının kapsamı dışındadır. Ancak, söz konusu düzenlemeden etkilenen kurum çalışanlarının bilgi edinme hakları saklıdır.
KURUM İÇİ GÖRÜŞ, BİLGİ NOTU VE TAVSİYELER
Madde 26 - Kurum ve kuruluşların faaliyetlerini yürütmek üzere, elde ettikleri görüş, bilgi notu, teklif ve tavsiye niteliğindeki bilgi veya belgeler, kurum ve kuruluş tarafından aksi kararlaştırılmadıkça bilgi edinme hakkı kapsamındadır.
Bilimsel, kültürel, istatistik, teknik, tıbbi, mali, hukuki ve benzeri uzmanlık alanlarında yasal olarak görüş verme yükümlülüğü bulunan kişi, birim ya da kurumların görüşleri, kurum ve kuruluşların alacakları kararlara esas teşkil etmesi kaydıyla bilgi edinme istemlerine açıktır.
Madde 21 - Kişinin izin verdiği haller saklı kalmak üzere, özel hayatın gizliliği kapsamında, açıklanması halinde kişinin sağlık bilgileri ile özel ve aile hayatına, şeref ve haysiyetine, mesleki ve ekonomik değerlerine haksız müdahale oluşturacak bilgi veya belgeler, bilgi edinme hakkı kapsamı dışındadır.
Kamu yararının gerektirdiği hallerde, kişisel bilgi veya belgeler, kurum ve kuruluşlar tarafından, ilgili kişiye en az yedi gün önceden haber verilerek yazılı rızası alınmak koşuluyla açıklanabilir.
HABERLEŞMENİN GİZLİLİĞİ
Madde 22 - Haberleşmenin gizliliği esasını ihlal edecek bilgi veya belgeler, bu Kanun kapsamı dışındadır.
TİCARİ SIR
Madde 23 - Kanunlarda ticari sır olarak nitelenen bilgi veya belgeler ile, kurum ve kuruluşlar tarafından gerçek veya tüzel kişilerden gizli kalması kaydıyla sağlanan ticari ve mali bilgiler, bu Kanun kapsamı dışındadır.
FİKİR VE SANAT ESERLERİ
Madde 24 - Fikir ve sanat eserlerine ilişkin olarak yapılacak bilgi edinme başvuruları hakkında ilgili kanun hükümleri uygulanır.
KURUM İÇİ DÜZENLEMELER
Madde 25 - Kurum ve kuruluşların, kamuoyunu ilgilendirmeyen ve sadece kendi personeli ile kurum içi uygulamalarına ilişkin düzenlemeler hakkındaki bilgi veya belgeler, bilgi edinme hakkının kapsamı dışındadır. Ancak, söz konusu düzenlemeden etkilenen kurum çalışanlarının bilgi edinme hakları saklıdır.
KURUM İÇİ GÖRÜŞ, BİLGİ NOTU VE TAVSİYELER
Madde 26 - Kurum ve kuruluşların faaliyetlerini yürütmek üzere, elde ettikleri görüş, bilgi notu, teklif ve tavsiye niteliğindeki bilgi veya belgeler, kurum ve kuruluş tarafından aksi kararlaştırılmadıkça bilgi edinme hakkı kapsamındadır.
Bilimsel, kültürel, istatistik, teknik, tıbbi, mali, hukuki ve benzeri uzmanlık alanlarında yasal olarak görüş verme yükümlülüğü bulunan kişi, birim ya da kurumların görüşleri, kurum ve kuruluşların alacakları kararlara esas teşkil etmesi kaydıyla bilgi edinme istemlerine açıktır.
Tebligat
TEBLİGAT
Madde 29 - Süreli yayının yönetim yeri, tebligat işlemleri yönünden, yayın sahibinin ve temsilcisinin, görevi devam ettiği sürece sorumlu müdürün yerleşim yeri sayılır.
YÜRÜRLÜKTEN KALDIRILAN HÜKÜMLER
Madde 30 - 15/07/1950 tarihli ve 5680 sayılı Basın Kanunu yürürlükten kaldırılmıştır.
Geçici Madde 1 - Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce yayımlanmakta olan süreli yayınların sahibi, sorumlu müdürü, Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren otuz gün içinde yayınlarının türünü yönetim yerinin bulunduğu yer Cumhuriyet Başsavcılığına bildirmek zorundadır. Bu süre içerisinde bildirim yükümlülüğüne uyulmaması halinde yayın sahibi, sorumlu müdür, beşyüzmilyon liradan yirmimilyar liraya kadar ağır para cezasıyla cezalandırılır. Bu ceza bölgesel süreli yayınlarda ikimilyar liradan, yaygın süreli yayınlarda beşmilyar liradan az olamaz.
Geçici Madde 2 - Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce kamu kurum ve kuruluşlarınca yayımlanmakta olan süreli yayınların temsilcisi ve sorumlu müdürleri, Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay içerisinde süreli yayının basım ve yayımını bu Kanunda öngörülen hükümlere uygun hale getirirler.
YÜRÜRLÜK
Madde 31 - Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
YÜRÜTME
Madde 32 - Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
Madde 29 - Süreli yayının yönetim yeri, tebligat işlemleri yönünden, yayın sahibinin ve temsilcisinin, görevi devam ettiği sürece sorumlu müdürün yerleşim yeri sayılır.
YÜRÜRLÜKTEN KALDIRILAN HÜKÜMLER
Madde 30 - 15/07/1950 tarihli ve 5680 sayılı Basın Kanunu yürürlükten kaldırılmıştır.
Geçici Madde 1 - Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce yayımlanmakta olan süreli yayınların sahibi, sorumlu müdürü, Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren otuz gün içinde yayınlarının türünü yönetim yerinin bulunduğu yer Cumhuriyet Başsavcılığına bildirmek zorundadır. Bu süre içerisinde bildirim yükümlülüğüne uyulmaması halinde yayın sahibi, sorumlu müdür, beşyüzmilyon liradan yirmimilyar liraya kadar ağır para cezasıyla cezalandırılır. Bu ceza bölgesel süreli yayınlarda ikimilyar liradan, yaygın süreli yayınlarda beşmilyar liradan az olamaz.
Geçici Madde 2 - Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce kamu kurum ve kuruluşlarınca yayımlanmakta olan süreli yayınların temsilcisi ve sorumlu müdürleri, Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay içerisinde süreli yayının basım ve yayımını bu Kanunda öngörülen hükümlere uygun hale getirirler.
YÜRÜRLÜK
Madde 31 - Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
YÜRÜTME
Madde 32 - Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)